Monday, October 03, 2011

Sözlüğe devam

Çizgifilmci.com da başladığımız sözcük çalışmamız Başar’ın şu gönderisi ile devam etti
"
lip-synch: Karakterin, ağzının ve dahi bütün vücudunun, verilen konuşmaya uyacak biçimde canlandırılmasıdır..

Türkçesine öneriler: Uygun ağız, replik senkronu, karakteri konuşmaya uydurma, dudak tutturma, dudak senkronu, ağız zamanlama ..."


tabi replik ve senkron gibi kelimelerin de Türkçe karşılıklarını zaman içinde bulacaktık.

Ardından Desenbey Hocamızın da değerli desteği geldi ve tiridi ile tudii kavramlarını tanımlarınını şu şekilde paylaştı:


Bilgisayar canlandırma için kullanılmaya başlandığında bilgisayarlar sadece şekilleri, renkleri ve çizgileri oradan oraya hareket ettirebiliyordu. Bilgisayarla araresim teşebbüsleri yapıldı, bunlar oldukca "hoş" sonuçlar doğurdu çünkü çizgilerin arasına çizgi koyan bilgisayarlar üç boyutlu şekilleri anlamıyorlardı.

Derken bilgisayarın icinde üç boyutlu şekiller yaratmanın ve bunları döndürmenin yolu bulundu. Bu üç boyutlu şekillere, doğrudan doğruya bilgisayarın içinde yaratıldıkları için, "Bigisayarda Yaratılmış Gorüntüler" ya da kısaca "Bilgisayarda Yaratılmış" dendi. Ingilizcesi "Computer Generated Imagery" (CGI) ya da yalnızca "Computer Generated" (CG) oluyor.

Artık bir yandan şekilleri ancak çizgi olarak anlayan grafik programlar vardi- ve hala da var (Flash gibi), bir yandan da yeni geliştirilen, bilgisayar içinde döndürülebilir üç boyutlu şekiller yaratan programlar. ilk gruptaki programlara iki boyutlu (2-D), ikincidekilere de üç boyutlu (3-D) dendi. Bilgisayar grafiği çalışmaları da bu şekilde kullanılan programa gore iki veya üç boyutlu olarak ayrıldı.

Bu safhada tabirler henuz animasyona(canlandırmaya. r.ç) bulaşmamıştı.

Animasyonda iki boyut tabiri kullanıldığında bundan siluet ya da "cutout" teknikleri anlaşılıyordu. "Uc boyut" deyimi de üç boyutlu nesnelerin kamera önünde hareket ettirilmesiyle yaratılan animasyon (canlandırma) anlamına geliyordu- yani "stop-motion" dediğimiz. (Stop-motion çalışan Aardman studyosunun çalışmalarını anlatan 1999 baskısı "Cracking Animation" adli kitabın kapağında "The Aardman Book of 3-D Animation" yazısını okuyabilirsiniz.).

Zamanla prodüksyon dunyasinda 3-D bilgisayar programları yayginlaşıp bu teknik kullanılarak yapılan canlandırma filmler populerlik kazaninca 2-D bilgisayar programları unutuldu (ya da daha dogrusu "Web Animation" gibi yeni isimler aldılar) ve 2-D terimi, 3-D'nin karşılığı olarak geleneksel, ya da cizim, ya da klasik animasyona(canlandırmaya) atfedildi. Boylelikle bambaşka olan iki sey birbiriyle kıyasa sokuldu ve geleneksel animasyon 3-2 mağlup duruma düşürülüverdi.


Şimdilik bu kadar. Bir sonraki yazımızda sizlere "flip"i nasıl Türkçeleştirdiğimizi anlatacağım.

Sunday, September 04, 2011

4 Ocak 2006,
Adres çizgifilmci.com
Ridvan Çevik, Eskisehir

Başlık: Yorumlu, canlandırma terimleri sözlüğü 2006, 1. Basım

Merhaba, forumun bu köşesinde katkılarınızla bir Türkçe
Canlandırma Terimleri sözlüğü oluşturmayı ümit ediyorum.

Günlük konuşmalarımızda anlaşmazlıklar çok. Bunun bir nedeni,
dilimizdeki kelimeleri yeterli derecede kullanmak yerine, az
sayıda kelime kullanarak anlaşmaya çalışmamız, seçtiğimiz
kelimelerin tam olarak anlatmak istediklerimizi karşılamaması
ve unuttuğumuz kelimelerin yerine türettiğimiz "uyduruk"
kelimeleri yeğlememiz.

Ey ahali, bizim mesleğin de en vahim sorunlarındandır bu.
İletişim! İletişemiyoruz... anlayıp anlaşalım diye bu sözlük
hizmetinizde, huzurlarınızda "start!"…????!!! veriyorum..”

Diyerek başladığımız sözlük, başta Desenbey hocamız olmak üzere katılım sırasıyla başarmuluk, bandit, Mufasa, anil, evdeki adam, Yildiray Cinar, jeremiah, yucelcavdar, belit, eylemkocyigit… rumuzlu arkadaşların katılımı ile 26 günde 6 sayfayı hızla doldurmuş bulunmakta ve bu sayfalara yenileri eklenmekteydi.

Aradan 5 sene geçti. Bugün bir cizgifilmci.com ne yazık ki yok. (bu adrese şimdi tıkladığınızda açılacak sayfanın yukarıda belirttiğim forumumuzla da yakından uzaktan ilgisi yok. O yüzden hiç açıp, tıklanma oranlarını boşuna yükseltmeyin) . Ama Türkçe terimlerin eksikliği devam ediyor.

Bu eksikliği elimden geldiği kadar gidermek için işe, elimde kayıtlı bulunan 6 forum sayfasının özeti ile başlamaya karar verdim. Özetlerden sonra sözlük büyümeye devam edecek, ümit ediyorum. Bir anlamda bunaYorumlu, Canlandırma Terimleri Sözlüğü’nün 2. Basımı diyebiliriz.

Böyle bir sözlüğe ne gerek var diyenler hemen gugıl’da “animation” u “sörç yapıp” çıkan hareketli görüntüleri izlemeye koyulsunlar, yazacaklarım onlara yaramaz. Biz de burada derdimizi rahatça anlatabilmenin; sözün bittiği yerde çizimle anlatmaya alıştık ama çizimin olmadığı yerde de sözle anlaşmanın tadını arayalım.

Başından hemen belirteyim, dil uzmanlığı gibi bir savım yok. Dilbilimde yürekten çalışanlara özel ve büyük saygı duyarım. Olabildiğince Türkçe yazmaya çalışacağım. Bu yazılar yalnızca, bir çizgi filmcinin meslek dilini kendi diliyle, içtenlikle konuşma çabasıdır.

Canlandırma Terimleri Sözlüğü ile ilgili inandığım şu: Türkçe tüm kavramları fazlası ile karşılayabilecek köklü bir dildir. Dilimize güvenim tamdır. Biz unuttuysak, hor gördüysek, aşağıladıysak dilimizin suçu ne? Katkılarınızı bekliyorum.

Friday, June 24, 2011

Çamur yada hamur


Geçen gün Yunus ile sahne tasarımı üzerine konuşurken ağzımdan şunlar dökülüverdi.

Çamur yada hamur silgi

Sanatla ilgilenen herkes bu silgileri bilir. Plastik bir poşet içinde satılır. Kıvamı ne çok sert ne de yumuşaktır. Bildiğimiz silgi kadar iyi silmez, sildiği zaman hafif bir iz bırakır. İşte ben bu silgiyi çok severim. Özellikle tasarım yaparken bu silgiyi kullanırım. Neden mi? Yaptığınız hata tamamen silinmez de ondan. Böylece aynı hatayı tekrar yapmazsınız. Yani, önceden yaptınızı ,isterseniz, görmeniz mümkündür. Bu, tasarımcının çeşitlemeler yapıp arasından dilediğini seçme yada ilk yaptığı çizimi beğense bile, sonraki çizimleri eleyip ilk yaptığına gönül rahatlığı ile "evet, yine de bu en iyisiymiş" diyebilme özgürlüğünü sağlar.

Kimileri bu silgiye hamur, kimileri de çamur der. Hamur insanda hep olumlu duygular uyandıran bir kelimedir. Tokluk, bereket demektir. Ama çamur asla. Genellikle atılır izi kalır cinsinden lanet bir şey olarak bilinir. Halbuki eskiler insanın çamurdan yaratıldığını söylese de özümüzün çamurdan değil hamurdan olması kulağımıza daha hoş gelir. Hamur ya da çamur, ben ikisinin de baktığınız açıya göre aynı olabileceğini düşünüyorum. Şöyle anlatmaya çalışayım. Çamur, biliyorsunuz toprak ve sudan oluşur. Çamuru kötü yapan suyunun çok oluşudur. İşte aynılık burada. Hamur nedir, un ve su. Un nereden oluşur malum.Olay kıvamı tutturabilmekte. Yoksa toprak ve su da kıvamında bir araya geldiğinde ortaya tokluk ve bereket ortaya çıkmaktadır. Özetle ne olduğu değil nasıl olduğu önemlidir. Ha hamur ha çamur, yeter ki fazlalıklar gitsin. Eksiği siz tamamlarsınız

Tasarıma dönecek olursak karşımızda kağıt ve kalem. Hadi tekno kardeşlerimizi gücendirmeyelim, monitör ve tableti yada dokunmatik hangi ve icat edilecek her ne varsa o olsun. Olay, eserde çizgi ve boşluğun nasıl bir araya getirildiğindedir. Varlık ve yokluğun düzenlenmesi ile oluşacak tasarımlar, sanatçının deneme yanılmaları ile biçimlenecek, her deneme bütünün içerisinde birbirini etkileyerek, gidecek yada kalacakları gösterecektir. Tekrar aynı çizimi yapacak dahi olsanız tasarım budur. Yoksa sanatçının yada adayının oturup esin beklemesini ya da "o müthiş tasarımı" kafasında görüp sonra kağıda aktarma düşlerine dalmasını boş buluyorum. O zaten geleceği varsa şimşek gibi çakar ve sizin bir şey yapmanıza gerek kalmaz. Oysa birşeyler yaptığınız anda akılda çakıverme olasılığı yükselir. Bilmiyorum, en azından bende öyle oluyor. Evet düşleyin, ama yaparak (okuyarak,çizerek, bakarak,araştırarak...) suyu az mı geldi ekleyin, çok mu geldi hemen diğerinden katın. Ne de olsa silginiz var, hamur yada çamur. O silgi, hatadan ders çıkarın yada sildiğinizin aslında doğru olduğunu farkedebilin diye var. Şunu da ekleyeyim, hiç bir silgi tamamen si-le-mez!, siz ne kadar sildiğinizi sansanız da.. Tabi kağıdınızı fazla eskitirseniz, onun dönüşü yok.Ve bu değerli kağıdınızdaki varlık da yokluk da başınızı döndürebilir, sakının. Ne atacağınız tek bir nokta için sonsuz kağıdın derdine düşmek, ne de ufacık bir kağıdı ebediyete kadar milyon tane çizgi ile doldurmak zorundasınız.

Son olarak şunları paylaşmak istiyorum: 1) Şimdi, şu an, çizgilerinizi akıllıca atın yoksa yazık; yeteneğiniz, emeğiniz ve kağıdınız ziyan olma tehlikesi ile karşılaşır 2) Hatalı çizim yapma hakkınız her zaman var, ama atarken kendinizin bile inanmadığı çizgi, hamuru yada çamuru bozar.